Burnt - Çok Pişmiş

Burnt - Çok Pişmiş filmini, beğenerek izledim. 

Yemek konusuna ilgisi olan, hele benim gibi pişirme konusunu sevenler için oldukça keyifli sahneler var. Ama Chef filmindeki evde makarna hazırlama sahnesi hala favorim.

Michelin yıldızlarının bir restoran ve şefi için ne anlama geldiği ile ilgili de bilgilendirildik.

Tek cümlede özetlemek istediğimde bana Shine  filmini anımsattığına karar verdim. Çok özel bir yetenek zirveye yaklaşmışken düşer, küllerinden yeniden doğarak hedefine ulaşmayı başarır.

Zor bir çocukluk üzerine çok özel bir usta yanında pişen bir yıldız ve diğerlerinin hikayesi görsel güzelliklerle bezenerek sunulmuş.

Kendi ifadesi ile Adam (Bradley Cooper) karakteri, hazır olmadığı bir zamanda gelen başarıyı hazmedemediğinden kısa devre yaptığını belirtiyor. Ustasına olan bütün sevgisine rağmen, hem madden hem manen ona ciddi zarar verecek kadar dibe vurup geri dönmüş. Bence, geri dönüş noktası da vurucu bir şekilde verilebilirdi. Dibe vurduktan sonra her nasılsa kendisine verdiği 1.000.000 adet istiridye açma cezası çok hoşuma gitti.

Bir mutfak içindeki stres ve heyecanı limitlerde izledim.

En çok etkilendiğim sahne, güncel zamanda en önemli rakibi, Jean Luc ustanın yanındayken arkadaşı olan Reece'in zor durumda olan eski dostuna yardımcı olması, ona kahvaltı hazırladıktan sonra samimi itirafıydı. Der ki: You're better than me. Which makes you the best. The rest of us need you to lead us to places we wouldn't otherwise go. (Benim tercümem ile: Benden daha iyisin ki bu seni en iyi yapar. Bizler, senin liderliğin olmadan ilerleme kaydedemeyiz). Bence burada liderlikten kastı diğerlerine liderlik yapması değil, onlara yapılabilecekleri göstererek motive ederek ilham vermesiydi. 


Çırak David'in de hoş İngiliz aksanı ile Michelin yıldızlarını Star Wars Jedi kahramanları ile ifade etmesi yine hoş bir selamdı benim için.

Jean Luc ustanın her şeye rağmen bıçaklarını, üstelik son defa kendi elleri ile bileyledikten sonra Adam karakterine bırakmasını tam oturtamadım. Niye ki? Belki de bir çeşit sorumluluk veya suçluluk duygusu mu?


Michel'in öc almasından içten içe haz duydum, ödeştiler diye düşündüm. İlk karşılaşmalarında sorun yok demesine rağmen en kritik zamanda vurduğu darbe beklentiler çerçevesindeydi bence.




Helene neden o kadar değişik göründü, İngiltere'de yaşayan bekar anne profilini mi o şekilde tasvir etmek istediler anlamadım. Daha yaşlı veya olgun bir görüntü vermek istiyorlarsa neden ona göre oyuncu seçilmez?


Mutlu son olmasa çok şaşırmazdım ancak bu defa mutlu kapanışı tercih ettiler. Michelin denetimi geldiğinde Adam'in ekibe duyduğu güveni sergilemesi bize gözyaşı mesajıydı galiba. Belki de Helene ile Adam arasındaki etkileşimin bir sonucu. Helene kendisine takım olmayı hatırlatmıştı ya....

Unutmadan, restoran açılışındaki fiyaskodan sonra, TV programına çıkmayı kabul etmişti Adam. TV programında nasıl pişirdiğini sergilese, görsel açıdan bir daha güçlenebilirdi sanki... Keşke yönetmen o çekimleri atmayıp bize gösterseymiş.

İzlenmesi kesin tavsiye edilir...

Benim notum 8,0. IMDB notu 6,6. Bence IMDB üyeleri biraz gaddar davranmışlar...


Chef filmi ile ister istemez kıyaslıyorum ve Chef filmini daha başarılı bulduğumu söylemek zorundayım. Sanırım Chef ve Shine filmleri ile ilgili düşüncelerimi de burada paylaşacağım.


 http://burntmovie.com/ 
 http://www.imdb.com/title/tt2503944/

  


Sizler de düşüncelerinizi paylaşır mısınız?