Friday, March 18, 2016

Spotlight (2015)


Din adamının din düşmanlığı... Dini, insanların inancını ve din adamının toplum içerisindeki kabulünü kullanarak, maalesef çocukların, yavruların cinsel anlamda istismar edildikleri bir gerçeklik gözler önüne seriliyor. Konu gerçek olaylarla birebir örtüşüyor ve aslında film, bu olayı araştıran gazetedeki Spotlight ekibinin çalışmasını bize aktarıyor.

Boston yerel gazetesinin başına yeni bir üst yönetici atanıyor ve atanan bu musevi yönetici ekiplerle tanıştıktan sonra daha önceki haberleri inceliyor. Haberleri incelerken katolik hristiyan din adamlarının dini ve pozisyonlarını kullanarak cinsel istismarda bulundukları ile ilgili bir habere takılıp bu haberle ilgili derinlemesine bir araştırmacı gazetecilik çalışması istiyor. Kiliseye karşı yapılacak bu çalışma için başlangıçta herkes ciddi anlamda düşünceli, çekingen hatta korkulu davranıyor. Gazete içerisindeki dört kişilik Spotlight ekibi bu konuyu gönüllü olarak almak durumunda kalıyor. Aslında olay şu şekilde cereyan ediyor: Spotlight ekibi kendisine verilen konuları araştırmak yerine araştıracağı konuları kendisi seçermiş ve başarılarının önemli sebebinin de bu özgürlükleri sayesinde olduğu biliniyor. Tabii ki yeni patron bu konuyu araştırmak ister misiniz diye sorduğunda buradaki konunun hassasiyeti ve ehemmiyeti açısından düşünmeden kabul ediyorlar.

En baştan başlayarak ellerindeki bütün kaynakları, arşivlerini, eski gazete kupürlerini tarayarak geçmişte benzer olaylarla ilgili ulaşabildikleri kişiler, hatta bunlarla ilgili gördükleri avukatlardan bilgi almak kaydıyla konuyu araştırmaya başlarlar. Ekibin hassas, ayrıntılı ve  disiplinli çalışması takdire şayan. Spotlight ekibinin liderinin şehirde pek çok önemli isimle ve avukatla güçlü ilişkiler halinde olması ve neredeyse bütün sorularına ilk ağızdan yanıtlar alabilmesi benim oldukça ilgi çeken konulardan bir tanesi oldu. Tahmin ederim basının önemli bir üyesi olduğu için insanlar kendisi ile arasında çok açık bırakmak istemediler

Filmin en önemli sahnesinde yeni atanan üst yönetici Spotlight ekibini kişileri araştırmak, kişilere odaklanmak yerine sistemi, bizim dilimizdeki daha çok kullanılan haliyle düzeni araştırıp düzenle ilgili bir haber yapmak, düzenin içerisindeki minik ayrıntılar ile oyalanıp kalmamak konusunda yönlendirme yaptı. Gazetelerdeki çalışma ortamları bu filmde izlediğimiz gibi midir bilmiyorum ancak liderin ekip yöneticisi ile kısa öz konuşması ekip yöneticisinin de kendi ekibi ile belirli bir serbestlik içerisinde hedeflere doğru yerli ve gerektiğinde ciddi yönlendirmeler yapması hoşumuza giden yerler oldu.

Genel bir değerlendirme yapmak istediğimde konu, izlenmesi de işlenmesi de gerçekten çok hassas zor bir konu. Bununla beraber böyle ciddi sıkıntıların sinema diliyle kitlelere ulaştırılması, doğru mesajlarla doğru bilgilendirme yapılması da bir başka ihtiyaç. İzlediğimiz kadarı ile araştırmayı yapan kişilerin bile kendi maneviyatlarını sorguladıkları bu süreçte izleyici olarak bizlerde kendi maneviyatımızı ister istemez sorguluyoruz. Aslında sorguladığımız maneviyatımız değil maneviyatımıza aracılık etmeye çalışan bireylerin kendisi değil mi? Çok üzgünüm ki filmde izlediğimize benzer bir senaryo şu anda ülkemizde tartışılmakta. Aynen filmde izlediğimize benzer bir şekilde insanlar problemin üzerine gitmek yerine problemi hızlı bir şekilde örtbas etmenin peşindeler. Oysa en saf, en kırılgan halimizle sarıldığımız, güvendiğimiz, bize kılavuzluk edip yol göstermesini beklediğimiz din adamlarının içine karışan sapıkların gizli kalması ve sapıklıklarına devam etmesi kimin arzusu veya tasarrufu olabilir ki? 

Bugün otomobil firmaları bile (Alman VW grubunu saymazsak) bir hata yaptıklarında, bazen milyar dolara yaklaşan zararları göze alıp bütün tüketicilerinden özür dileyip zararı ödemeyi göze alıp problemi çözmek için bütün araçlarını geri çağırmaktadırlar ve bu bir reklam propagandasına dönüşmektedir. Çünkü tüketicilerin veya bir başka deyişle bireylerin beklentisi ve hakkettiği dürüstlük ve açık olmak değil midir? Bireyler hatadan muaf değildir. Yanlışlar öğrenmenin önemli bir parçasıdır ve dürüstlük çerçevesinde çözüme hızla ulaştırılabilir. Ancak maneviyatımızın en derinliğine aracılık etmesini beklediğimiz kişilerin tahammülü çok zor hatalar yapması ve daha da ötesine geçerek de tahammülü imkansız hatalarla bu suçları kapatmaya çalışması, yokmuş gibi devam etmesi maalesef konuyu bireylerden alıp sistemin, düzenin problemine dönüştürmektedir.

Film, 2016 yılında yılın en iyi filmi Oscar ödülünü aldı. Burada benim yapacağım değerlendirme ve not Oscar almış bir film için neye karşılık gelir takdir sizlerin. Filmi çok beğenmeme rağmen belki de işlenen konunun beni rahatsız etmesinden 10 tam puan veremiyorum ve filmi 10 üzerinden 9 veriyorum.




Sizler de düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

No comments:

Post a Comment