Sevimli esas kız yalnızlıktan bunalmıştır ve bir türlü kendisine göre birisini bulamaz. Tam da o sırada bir yabancı karşısına çıkar ve aralarında bir yıldırım aşkı başlar.
Buraya kadar romantik.
Adam çok komiktir ve kızı çok güldürmektedir. Bunu da komedi kabul edelim.
Aksiyona gelince filmin kritik tarafı başlıyor. Bir zamanlar kiralık katil olan esas oğlan, yaşadığı bir olaydan sonra kiralık katil olmayı bırakıp, kendisinden birilerini öldürmesini isteyenleri öldürmeye başlar. Burası da aksiyon! Fiziğinden beklenmeyecek kadar güçlü, çevik ve hızlıdır. Her yerde, her koşulda birilerini öldürebilir. Kıza baştan beri doğruyu söylemektedir ama kız adamın gerçekten birilerini öldürdüğünü görünce de aşkından vazgeçemez! Ne kadar doğal, ne kadar romantik(!)
Bir tarafta şiddet ve sivil silahlanma yüzünden kayıplar yaşanan felaketlere ağlanırken bir tarafta romantik komedi sosunda insanların bilgisayar oyunu kıvamında çatır çatır öldürülmesine anlam veremedim. Her filmin sosyal bir mesaj vermesi beklentim yok elbette. Ama sokak çatışmaları ve sivil kayıpların çok fazla olduğu Amerika Birleşik Devletleri'nde böyle bir film olsa olsa Holywood'un bir tepkisi, bir mesajı olabilir. Ama ben maalesef bu mesajı çözemedim. Çözen varsa lütfen paylaşsın. Yazar Max Landis 1985 doğumluymuş. American Ultra filminin de yazarıymış. O filmi de pek beğenmemiştim.
Bitmedi, filmin sonunda, kızın içindeki şiddet eğilimi de kendini gösterir, o da kendi payına düşen temizliği yapar, ve bundan epey de keyif alır. Sanki her genç kızın hayali bir katille sevgili olup sonra da onunla adam öldürmekmiş ama ben bunu bugüne kadar anlamamışım.
Şiddeti normal hayata sokan, katil burnuna palyaço burnu taktığı için komik olduğunu düşünen bu filmi beğenmedim. Notum:3. Özellikle 13 yaş altı bence izlemesin ki, burada sıradan olağan gösterilen kesitleri normal zannetmesin.
Sizler de düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
No comments:
Post a Comment